Çocuklarımız kehf suresi 46.
"O’ mal ve oğullar dünya hayatın ziynetidir, bâki kalacak salih ameller ise Rabbin’in indinde sevabca da hayırlıdır, emelce de hayırlıdır." (Kehf; 46)
Bir kimse, çocuğu olduğu vakit müjdelenince onu bir nimet bilip, Allah'a hamd etmeli, Hadis-i şerifte:
Evlad kokusu, cennet kokusudur." (Câmiü’s-Sağîr, 2/2285)
Evlad dünyada nur, ahirette sürurdur." (Câmiü’s-Sağîr, 2/2285)
buyurulmuştur.
Çocuğu beyaz elbiselere sarmalı. Çocuğun ağlamasından, anası ve babası üzülmemelidirler.
Erkek çocuk olunca sevinip de, kız olunca üzülmek ALLAHA isytandır.
günahtır. Çünkü, bunların hangisinin daha hayırlı olacağını Allah'tan başka kimse bilemez.
Aksine olarak, kız çocuğunda daha fazla memnuniyet göstermek lazımdır.
Zira, Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ, çocuktan bahsederken, kız çocuğunu takdim ederek, mealen şöyle buyurmuştur:
"Allah’ın’dır bütün göklerin ve yerin mülkü, dilediğini yaratır, dilediği kimseye dişiler bahşeder, dilediği kimseye de erkekler bahşeder." (Şûrâ; 49)
Bu ayet-i kerime, kız çocuğunun erkek evladdan hayırlı olduğuna delalet eder.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
Bir kimsenin bir kız evladı olsa da, onu İslam adabı ile terbiye etse ve Allah'ın kendisine verdiği nimetlerle büyütse, Allah Teâlâ, o kişiyi cehennem ateşinden korur." (Taberani, Mu’cemu’l Kebir, 9/45, H. No: 10295)
“Bir kimsenin üç kızı olup da, onları besler, merhamet eder, terbiye ederse, cennet ona vacib olur."
(Ebu Davud, Edep, 120, 121)
Kızını ve kız kardeşini besleyenler hakkında şöyle buyurulmuştur:
"Bir kimsenin bir kızı ve üç kız kardeşi olup, onlara ihsanda bulunursa, cennette ben onunla beraber olurum." (Taberani, Mu’cemu’lEvsat, 17/24, H. No: 8393)
Diğer hadis-i şerifte:
"Birinin, üç kızı ile üç kızkardeşi olur da onların ezalarına sabrederse, Allah Teâlâ o kimseyi Cennet-i alaya (en yüksek makama) ulaştırır."
buyurunca, bir adam:
"Ya Resulallah! İki kızı olsa da cennet'e girer mi?" dedi. Resulullahaleyhisselam:
"Bir olsa da yine Cennet'e girer." buyurdu. (bk.Ahmed b. Hanbel, Müsned,22/150 ;
Aile reisi aile fertlerini mutlu etmeyi hedef almalıdır. İnsanın mutlu olması her şeyden önce iyi bir DİN EĞİTİMİ VE İSLAM TERBİYESİ almasıyla mümkündür.
Bu sebeple aile reisi idaresi altındakilere öğrenilmesi farz olan bilgileri öğretmeli ve böylece onları -âyet-i kerîmede belirtildiği üzere- yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden korumalıdır.
Sonra onları
En iyi şekilde yedirip giydirmeli, en iyi şekilde eğitmeli ve terbiye etmelidir.
En iyi meskenlerde yaşatmaya gayret etmeli ve onların birbirleriyle iyi geçinmelerini sağlamalıdır.
İslama göre bir babanın çocuğuna öğretmekle yükümlü olduğu temel bilgileri maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
İtikad ve ibadetle ilgili temel bilgiler.
Ahlak ile ilgili temel bilgiler.
Çocuğunu bizzat fuşa içkiye alıştırmaya çalışan ahlaksız aileler çok
Önce kötülüğü öğrensinde de sonra düzelsin diyen hacı
Diğer insanlarla ilişkilerinde (adab-ı muaşerette) dikkat edeceği hususlarla ilgili bilgiler.
Meslek eğitimi.
Çocuğa aile içi eğitim verirken, anne baba başta olmak üzere büyükler çocuklara güzel örnek olmalıdırlar.
Aile içerisinde anne babasından ve büyüklerinden daima güzel örnekler gören çocuk mutlaka onlardan olumlu yönde etkilenecektir.
Anne-baba çocukları önünde birbirine güzel hitap etmeli,
doğru konuşmalı yalandan sakınmalı, verdikleri sözlerde durmalıdırlar.
Aynı zamanda ibadetlerini de düzgün bir şekilde sürekli yapmalıdırlar.
Anne-babalarından bütün bu olumlu davranışları gören çocuklar olumlu yönde etkileneceklerdir.
Demek ki bizler gençlere düzgün ve ideal yaşayışımızla örnek olmalıyız. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki hal dili söz dilinden daima daha etkilidir.
Sigara içen bir anne-babanın çocuğuna "sigara içme" demesi ne derece etkili olur? Elbette ki etkili olamaz.
O halde söz ve davranışlarımız birbirine uymalıdır. Davranışları sözlerine uymayan bir anne babanın çocuklarına verdiği eğitimde başarılı olması mümkün değildir.
Aile kanatları altında çocuğun inanç esaslarını; İslam'ın prensiplerini değerlerini ve öğretilerini öğrendiği ilkokuldur.
Bizler sadece çocuklarımızın bir meslek edinip ilerideki hayatlarında rahat etmelerini sağlayacak eğitim ve öğretimi almalarını değil,
aynı zamanda onların inançlı ve dindar olarak yetişmesi için doğru ve yeterli bir dini eğitim almasını da sağlamak zorundayız.
Memleket mesleki ve tahsili yüksek olupdaisla ahlakı olmayanlardan çekiyor.
Çocuklara güzel davranmak: Aile içinde anne-babaların çocuklara güzel davranmaları çocukların anne babaları üzerindeki haklarındandır.
Çocukları terbiye etmek için dövmek doğru değildir. Ancak yanlış bir iş yapınca cezalanabileceği hissini vermek lâzımdır.
Aile içinde anne-baba çocuklarını eğitirken onlara daima anlayış, sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşılmalıdır.
Çocuk kötü bir davranışı ilk defa yapınca onun kötü olduğu güzelce izah edilmelidir.
Çocuk ısrarla tekrar aynı hatayı yapmaya devam ederse uygun bir şekilde cezalandırma yoluna gidilebilir. Ancak asla zorlama ve baskıya müracaat edilmemelidir.
Her hatayı büyütmek, hemen müdahale etmek, ağır şekilde cezalandırmak, başkalarının yanında yapılan hatayı teşhir etmek uygun değildir.
Hakikatler çocukların seviyelerine inilerek onların anlayabilecekleri bir üslupla anlatılmalıdır.
Gençlerin seviyesine inmek onların anlayabilecekleri bir dille anlatmak eğitimin başarılı olmasında önemli bir etkendir.
Çünkü dinî hakikatler genellikle soyuttur. Anlaşılması, idrak edilmesi kolay değildir.
Bu nedenle Kur'an, Hz. Peygamber (asm) ve İslam büyüklerinin metoduna uyarak meseleleri temsil ve örneklerle onların akıllarına yaklaştırmalıyız.
Günlük hayattan yaşayıp gördüklerinden temsiller getirmeliyiz.
Çocuklar arasında eşit ve adil davranmak: Anne-babalar çocuklarına karşı eşit ve adil davranmalıdırlar.
Anne babalar aile içerisinde bütün çocuklarına kız erkek büyük küçük farkı gözetmeksizin eşit davranmalıdır.
Bu eşitlik çocuklar için alınıp satılan maddî şeylerden tutun da bir öpücüğe varıncaya kadar her türlü ilgi ve ikramda da gözetilmesi gerekir.
Maalesef günümüzde bazı anne babalar çocuklarına karşı gerek sevgi ve ilgide gerekse onlara aldıkları maddî şeylerde eşit davranamamaktadırlar.
Özellikle erkek çocukların daha fazla sevilmesi ve kız çocuklarının hor görülmesi ülkemizde yaygın bir yanlış davranıştır.
Bu yanlış davranışın sonucu olarak da çocuklar birbirine karşı haset ve kin beslemekte ve böylece aralarındaki sevgi ve saygı ortadan kalkmaktadır.
Hâlbuki İslam dini çocuklar arasında adaletli ve eşit davranmayı emretmektedir.
Numan b. Beşir'den rivayet edildiğine göre o şöyle anlatmaktadır:
"Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem AmraBintuRavaha: 'Bu hibeye Resulullah (asm)'i şahit kılmazsan kabul etmiyoruz.' dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahit kılmak için babam beni de alarak Resulullah (asm)'e gittik. Durumu öğrenen Hz. Peygamber (asm) babama: 'Başka çocukların da var mı?' diye sordu. Evet cevabı üzerine 'Aynı şekilde bütün çocuklarına hibede bulundun mu?' dedi. Babam hayır deyince Hz. Peygamber (asm): 'Allah'tan korkun, çocuklarınız hususunda adil olun.' dedi. Babam oradan ayrıldı ve hibeden vazgeçti."(6)
Bu hadisten de açıkça anlaşıldığı üzere, çocuklar arasında eşit ve adil davranmak çocukların ebeveyni üzerindeki haklarındandır.
Bazı İslam âlimleri çocuklar arasında eşit davranmak sadece maddi konularda değil öpücüğe varıncaya kadar her şeyde şarttır demişlerdir. Nitekim Hz. Enes (r.a)'dan rivayet edildiğine göre;
Bir adam Hz. Peygamber (asm)'in yanında otururken oğlunun biri gelir. Adam çocuğunu öper ve dizinin üstüne oturtur. Az sonra kızı gelir. Adamcağız onu öpmeksizin önüne oturtur. Bunun üzerine Resulullah (asm):
'Böyle yaparak aralarında eşit davranıyor musun?' diyerek onu kınar.(7)
Yine başka bir hadiste Hz. Peygamber (asm) buyurmuştur:
"Allah öpücüğe varıncaya kadar her hususta çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever."(8)
Anne-babaların bu hususlarda azami dikkati göstermeleri ve çocukları arasında eşit ve adil davranmaları gerekir. Zira şunu asla unutmamalıyız ki bizler bu dünyada yaptıklarımızdan dolayı bir gün Allah'ın huzurunda hesap vereceğiz.
Evlilik çağına geldiğinde evlendirmek:
Çocuğun babası üzerindeki haklarından biri de buluğ çağına erişince çocuğunu vakit geçirmeden evlendirmesidir. Zira gerek Kur'an gerekse Hz. Peygamber (asm) gençlerin ve yetimlerin buluğ çağına erince evlendirilmelerini emretmektedir.
Evlenme ve evlendirme işi çocuğa verilecek ailevî terbiyenin en önemli bir meselesi bir parçasıdır.
Çünkü İslam'ın aile kurmada güttüğü gayeler iyi bir evlilikle gerçekleşebilir.
Bu sebeple Kur'an evlenme meselesine teferruatıyla yer vermiş, namus ve iffet sahibi fuhuş ve gizli dosttan uzak kızların hoşa gidenlerinden ailelerin izniyle ve mehirleri verilerek aleni bir şekilde meşru bir nikâhla evlendirilmesi emredilmektedir.(Nisa, 4/25)
Keza kızlar mümin ve dindar bir erkekle erkekler de mümine ve dindar kızlarla evlendirilmeli, müşrik ve dinsiz gençlerden kaçınılmalıdır. (Bakara, 2/221)
Hhh-Hz. Peygamber (asm) ise evlenecek eşin dindar olmasına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.(9)
Esasen ebeveynin çocuğuna vereceği ideal manadaki temel eğitimi ve vazifesi, buluğa eren gencin vakit kaybetmeden bir iş sahibi kılınarak evlendirilip müstakil bir yuvaya kavuşturulmasıyla noktalanmaktadır.(10)
Evlenen genç artık müstakil, mükellef bir fert ve bir aile reisi olmuştur. Artık o ailesinin ve cemiyetinin sırtında bir yük olmaktan çıkmış sorumluluk sahibi bir fert haline gelmiştir.